Haneke, suçluluk duygusu ve günahın bedeli üzerine güzel bir film yaptı ve tek amacı 'saklı' olanı ortaya çıkarmak.
Sürekli değişen bakış açısı ve cevabı olmayan başıboş sorular.
Film, elit bir ailenin içinde evlerinin görüntüleri bulunan isimsiz video kasetlerinin olduğu bir paket alması ile başlıyor ve bununla beraber klasik anlatım üslubuyla hareket etmeyi reddediyor; bunu sanatsal bir davranış biçimi olarak yorumlamayı tercih ediyor. Haneke işte...
Benim kişisel tepkim ise bunun, sürpriz anlatımında bir kopukluk yarattığıdır. Harika bir hikaye umuduyla beni beklentiye sokarsan sadece geçmişte yaşanan bir şeyleri metafor eşliğinde anlatmaya çalıştığını söyleyemezsin. Bu hiç hoş değil!
Ama neyse ki usta yönetmen Haneke, filmlerini benim beklentime göre yapmıyor. Ve işte 'Saklı' da görmeyi beklediğim hikayeyi olmasa bile harika bir hikaye anlatıyor. Ayrıca, anlatacakları bittiğinde bu gizemli kasetleri kimin gönderdiği, şüpheli telefonları ya da korkunç çizimleri kimin yaptığı pek de umurunuzda olmuyor. Burada gerçekleşen ya da gerçekleşmiş olayları, gizemli ve uğursuz şeylerin bir metaforu olarak kabul etmeliyiz.
Georges ve Anna'nın, Pierr isminde oğulları, kitaplarla dolu büyük bir evleri ve başarılı bir iş hayatları vardır. Günün birinde kapılarının önüne isimsiz bir paket bırakılır. Çocuğun elinden çıkmışa benzeyen, ağzından kan gelen yüz resmine sarılmış video kaset tüm aileyi huzursuz eder. Kasette, sabit bir kameradan evlerinin önünün gün boyu kayda alındığı görülür.
Kasetler çeşitlendikçe Georges'in çocukluktan kalma bir sır sakladığını anlarız. Geçmişte, anne ve babasının yanında Cezayirli bir çift çalışmaktadır, oğullarının ismi Majid'dir. 1961'deki kanlı gösteride karı koca öldürülünce kendi ailesi Majid'i evlat edinmek ister. Georges buna uydurduğu yalanlarla engel olur ve çocuğu yetiştirme yurduna verir.
Nihayetinde başına gelenler için şüphelendiği ilk isim Majid olur.
Facebook Yorumları