Peki ya şimdiye dek aşık olduğunuz her erkek, onlar hakkında ne düşündüğünüzü öğrenseydi? Hem de hepsi aynı anda!

Jenny Han'ın aynı isimli romanından uyarlanan 'Sevdiğim Tüm Erkeklere', hepimizin bildiği ergenlik döneminde yaşanan aşk hikayesinden fazlası değildir. İlgi çekici oyuncular, lüks yaşamlar, durmadan sırıtan yan figürler, ilgili ebeveynler, şövalyeler ve prensesler, hepsi ve daha fazlası... Susan Johnson romantik bir şeyler hayal ederken karşımıza çıkıyor.

Lara Jean, on altı yaşında genç bir kızdır. Her genç kızın başına geldiği gibi onun da kalbi başkaları için atmaktadır. Fakat ilişkileri yazdığı mektuplardan ibarettir; Lara, sevdiği her çocuk için bir mektup yazmıştır. Genç kız asla söyleyemeyeceği şeyleri, kimsenin okuyamayacağını bildiği için rahatça mektuplarına aktarır.

Bu zamana kadar kimseye göndermediği beş mektubu vardır ve yazdığı mektupları odasında bir kutuda saklamaktadır. Fakat bir gün beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalır: Lara'nın aşk mektupları gizemli bir şekilde sahiplerine postalanmıştır. Kontrolünde olan aşk hayatı bir anda rayından çıkar. Sevdiği tüm erkekler, Lara'nın kendileri hakkında ne düşündüğünü öğrenmiştir. Üstelik hepsi aynı anda. Peki bu mektupları kim göndermiştir?

Sevdiğim Tüm Erkeklere, gençlik filmlerinin alışılagelmiş klişelerini, 'Z Kuşağı' adı verilen kitleyi -kısaca genç seyirciyi- hedef alan filmlerin klişeleriyle bir araya getirirken orijinal bir bakış açısı katmak için uğraşmıyor. Koreli masum bir kız ve Latin bir gençten oluşan kadrosuyla filmin hedef kitlesinin genç kızlar olduğu şüphesiz.

Avengers gibi gençlere seslenen yapımların ekranları işgal ettiği yıllarda, bu cinsiyet ve yaş grubuna hitap eden yapımlar nadir. Bu özelliği göz önünde bulundursak bile orta yaş seyircisinin ekran başında zamanını harcamaya değmeyeceği bir film olduğunu düşünüyorum. Boşuna zaman harcamak yerine dikkate değmeyen bir hafta içi akşamı Netflix'te belki izlenebilir.