Acımasız ve bir o kadar korkusuz Kaptan Flint'i, adasını işgale hazırlanan İngilizlere karşı amansız bir mücadele verirken izliyoruz.

"Bize karada ölüm yok."

Bu yapımı aşırı oranlandırmak imkansız, "Korsanlar" sonunda alışık olduğumuz tüm korsan tasvirlerinin dışına çıkıyor. Seride karşımıza Kaptan Jack Sparrow'dan ziyade "Kara Sakal" ruhuna sahip, aşırı sert ve duygusuz karakterler çıkıyor.

Birkaç karşılaştırmayı sırasıyla ele alacak olursak örneğin "Game of Thrones" serisini az çok hatırlatıyor. İkisi de tarihi, karanlık, şiddet ve gerçek insan tasviri ile gerçek olayları gevşek ve gerçekçi olacak biçimde betimliyor. Bir nevi alışık olduğumuz polisiye filmlerin bir anda "Film Noir" adı altında yeni bir tarza sahip olmasının yarattığı şaşkınlık gibi... Karşımıza çıkan güçlü ve duygusuz karakterleri, devam eden çekişmeleri ve evrimsel dönem detayları ile Korsanlar, "Rome", "Vikings" ve "Spartacus" dizilerine oldukça benziyor fakat "Korsanlar" bu öncülleri birkaç yönden kendi ilerleyişinin dışında bırakıyor.

Karşımıza birbirinden harika birkaç karakter çıkıyor. Bunlardan ilki Kaptan Flint... Jack Racham, Bonny, John Silver, Charles Vane ve daha birçok karakter gerçekten unutulmaz, kendi aralarında bir güvene sahip, tutarlı ve akılda kalıcı karakterlerdir.

İkinci olarak da diyaloglar 17. yüzyıla ait gibi durmuyor; daha çok "Shakespeare" kitaplarında karşılaştığımız yapay görünmeksizin bir derinliğe sahip olan diyaloglar bunlar. Karakterlerin her biri, sürekli olarak klasik kötü gemi ahalisi eyleminde dönen, derin ve gergin tartışmalara giren, yüksek lisans mezunu olan ya da doktora yapmaya hazırlanan birer korsan görünümüne sahiptir. Bu kadar pasaklının bu tarz şiirsel dile ve geniş kelime haznesine hakim olması bir dezavantaj olarak göze çarpıyor olsa da bu durum, çok şık ve dikkat çekici bir detay olarak duruyor. 

Üçüncü olarak iç içe geçmiş gerilimleri ve geniş korsanlık hikayelerinin derin hatlarını, serinin ilerlemiş olduğu dört mevsim boyunca mutlak bir mantık dahilinde korumaya devam ediyor. Dizinin sınırları dahilinde inandırıcı bir şekilde kazanan ve kaybedenlerin zayiatlarını görüyoruz. Güçlüler ve çeşitli küçük gruplar arasında gelişen çatışmalar her zaman gerçekçi hissettiriyor.

Nihayetinde her şey bir araya geliyor ve sanki çok uzun bir macera izliyormuşsunuz hissi veriyor. Dahası ölüm, şiddet ve bu hikayeyi sona erdiren birçok yenilgiye rağmen seri son derece güzel bir nota sunuyor.

Hikaye aslında bize birkaç sürpriz de sunuyor. Tarihsel mitleri ve kendi temellerini akıllıca kullanıyor. Dizi gerçekler tarafından kısıtlanmıyor ve hem makul hem de büyüleyici bir şekilde onları genişletiyor. Geçmişi ve korsan efsanelerini sorunsuz bir şekilde bir araya getiriyor ve hatta etkileşimde bulunmalarına dair yorum yapmak için zaman buluyor.

Evrilme, herhangi bir standart tarafından etkileyici. Deniz savaşları, inandırıcı bir şekilde ve büyük ölçekte tasvir edilmiş. Klasik "Ben Hur" deniz savaşlarından çokça uzak ama bilgisayar grafikleri dikkate alınacak olursa izleyicileri pür dikkat tutacak kadar gerçekçi görünüyor. Sıcak Karayip güneşi serinin her çerçevesine nüfuz eder.

Kısacası şimdiye kadarki en eğlenceli ve dramatik dizilerden biri. Ne çok üst çizgiye ulaşabilmiş ne de en altlarda bir yerlerde dolaşan, kendi belirlediği çizgi ve ölçüye sadık, harika bir macera, harika bir dönem ve büyük denizcilik korsanlığının bilgileri eşliğinde en iyi ekran gösterimi. Eğer macera meraklısıysanız bu, kaçırmak istemeyeceğiniz türden bir gösteri.


Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları