Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, ne zaman olursa olsun, orada olan sorunlar buradan bakınca pek de yabancı durmuyor.
Brendan Frye... aslında o küçük bir çocuk. On altı yaşında, tüysüz ve gözlüklü bu ergen görünümünü hiç sorun etmiyor. Brendan ve ergenlik arasındaki tek sorun bir ceset, bir gizem ve kendilerine 'Kaybedenler' diyen bir grup serseri. Brendan'ın tek emin olduğu şey ise eski kız arkadaşından uzun süredir haber alamamasıdır.
Yalnız dolanıp duran Brendan Frye, bir yer altı suç döngüsüne katılır. Amacı, ortadan kaybolan eski kız arkadaşının nerede olduğunu araştırmaktır. Genç, uzun bir zamandan beri haber alamadığı eski kız arkadaşından bir gün tuhaf bir telefon alır. Emily bu kısa konuşmada ondan yardım ister. Bu işin peşine düşen Brendan, ne yazık ki çok geçmeden kızın cesedini bulur.
Bazen kendimden nefret ediyorum.
O günden itibaren de bu işi yapanların izini sürmeye ve sırlarını çözmeye soyunur. Film, klasik bir öyküyü hiç klasik olmayan bir yöntemle bir okul atmosferinde anlatıyor ve son derece ilginç bir yapı çıkartıyor ortaya. Brendan yavaş yavaş Humphrey Bogart'a dönüşüyor. Sıradan okul bölgesi ise California'nın karanlık yer altı bölgelerine dönüşüyor. İlgi ile izlenecek sıra dışı bir yapım.
Facebook Yorumları