Jaco Van Dormael'in üçüncü uzun metraj filmi, kendi söylemiyle 'herkesin karşılaşabileceği olasılıklar hakkında gerçekten de yüksek bütçeli deneysel bir film'.

- Neden geçmişi hatırlayabiliyoruz da geleceği hatırlayamıyoruz?

- Neden ben benim de başkası değilim?

- Seçim yapmadığımız sürece her şey mümkün müdür?

- Bunu hak edecek ne yaptım ben?

Bay Hiçkimse, henüz dokuz yaşında küçük bir çocukken tren garında annesi ile babası ayrılır ve imkansız olsa da bir seçim yapmak zorunda kalır: Annesi ile birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Yazar / yönetmen Jaco Van Dormael'in üçüncü uzun metrajlı film, kendi söylemiyle 'herkesin karşılaşabileceği sonsuz olasılıklar hakkında yüksek bütçeli deneysel bir yapı'.

Yıl 2092. İnsanlar teknolojide çok ilerlemiştir; ölümsüzlüğün sırrını sonsuz hücre yenilemesiyle bulmuştur. Dünyada ölümlü olan tek bir kişi var, o da Bay Hiçkimse. Mr. Nobody ciddi bir hafıza sorunu yaşamakta. 117 yaşında olmasına rağmen 34 yaşında olduğunu ve 2009 yılında yaşadığını düşünüyor. O, geçmişini bir gazeteciye anlatırken bizi de hafızasında olasılıklarla dolu alternatif yolculuklara çıkarıyor.

Kaç yol var önünde Nemo? Kaç ihtimal? Hangisi doğru? Ya da 'doğru kabul ettiklerimiz' gerçekten varlar mı? John Locke'un dediği gibi boş bir sayfa olarak mı geliyoruz dünyaya yoksa Descartes'in dediği gibi gördüğümüz her şey gerçek mi? Nemo, hem gerçekler hem de geleceğin arasında dolaştığı bir nevi hayal dünyası yaratıyor.

Filmi izlerken muhtemelen labirent içinde yolunu kaybetmiş, farklı farklı soru işaretleri olan bir fare gibi ortada kalacaksınız; bu oldukça normal çünkü yönetmen tam olarak ne anlatmaya çalıştığından emin değil gibi görünüyor. Mr. Nobody yaklaşık üç saat boyunca aşk, seçim, kelebek etkisi, kuantum mekaniği ve varoluşçuluk ile ilgili basit ve karmaşık fikirleri kendi anlatım üslubuyla bir araya getiriyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları