Savaşın sinemasal açıdan aksiyon temelli, kinetik enerji dolu yanlarından ziyade askerlik sisteminin mantığı ve hukukuna, kişisel çıkarlarla ve adaletle olan ilişkisine bakılıyor.

Standart savaş filmlerinin üstüne ve ötesine çıkabilmesini sağlayan, nitelikli ve detaylı final sahnesidir.

Savaş filmleri var ve savaşla ilgili filmler var. Savaş filmleri çatışma sahneleri, tonlarca harcanan cephane, kahraman ve anti-kahraman içeren, politika ve felsefe için alan bırakmayan filmler. Bazı savaş filmleri komik bile olabilir. Ancak Paths of Glory savaş hakkında bir filmdir. Pisliğin, çıkarların, yorgunluğun ve savaşın yarattığı insanlık dışı muamele ve nefret hakkında bir film.

Savaşın insan hayatı üzerindeki etkileri anlatılıyor. I. Dünya Savaşı kaos ortamının merkezindeki General Broulard, meslektaşı Mireau'ya Almanya yönetimindeki Ant Tepesi'ni ne pahasına olursa olsun ele geçirmesi emrini verir. General Mireau, askerlerin hayatını tehlikeye atan ölüm yürüyüşü niteliğindeki bu görevi şahsi çıkarları uğruna kabul eder.

Görev süresince hiçbir şey beklendiği gibi gitmez ve birliğin başarısızlığa uğrayacağı kesindir. Bu noktadan sonra Mireau'nun mevki ve rütbe için tehlikeye attığı bu askerler üzerinden oynadığı kirli oyunlar ve insanlık dışı eylemler, savaşın kaotik ortamı içinde insan hayatının ucuzluğunu ortaya koyar.

Kendine gel. Bir korkak gibi davranıyorsun. Ben korkağım.

The Killing'den aldığı güçle, ondan bir sene sonra çektiği 1957 yapımı Paths of Glory'de antimilitarist takılan Stanley Kubrick, on yıllar boyunca İspanya, Fransa ve Türkiye gibi ülkelerde yasaklı kalan filmi yaptığında henüz 28 yaşındaydı. Yaşının gerektirdiğinden çok daha fazlasını kanıtlamış olan yönetmen, ilk stüdyo filminde suçu ve suçluyu işlerken bu filmde aynı meseleye askeri perspektiften bakıyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları