"Visconti bu yetkin filminde kurgusallık ile kendi benimsediği öyküleme tarzı arasındaki gerilimden şiirsel bir görsel alan yaratmayı başarmış."
Bir yazar/yönetmen olarak sürdürdüğü 30 yıllık kariyerinde Luchino Visconti, zarafet ve görkemini nadiren zirveye taşıdı. İtalyan neo-realist okulunun kurucularından biri olan Visconti, hareketin psikolojiyle doğruluğa olan tutkusunu, aristokratik yetiştirilmenin zarafeti ve romantizmi ile birleştirerek aynı anda duygusal olarak acımasız ve görsel olarak cömert olan filmler yaratıp kolay tanımları aştı. 19. yüzyılın sonlarına ait rahat yaşamlarda oluşan ustalıkla ve set tasarımlarının olanaklarıyla bu denge, hiçbir zaman daha güzel olmamıştı. Kırmızı kadife görünümü, farsça yazılmış kilimler, süslü mücevherler, lüks giyim tarzı ve özenle düzenlenmiş çiçek buketleri ile film çok şık duruyor.
Filmin kahramanlarını ve kahramanlarının toplum kurallarını hiçe sayan ahlaksızlığına doğru sürüklenmekte olan, sonradan belirecek kıskançlık ve narsizm eylemini gizlemek her şeyden zordur. Giancarlo, karısı Giulia'a işkence eden ve bir Roma beyefendisi olan Tulio Hermil'i zengin bir dul olarak ayrıntılı bir şekilde tanıtıyor. Kendini tarif eden ve "özgür ve sıra dışı" bir kadın olan Teressa, Hermil'i duygusallığıyla cezbeder fakat çok yakınlaştığında da onu kendinden uzaklaştırır. Hermil karısının yüzünü sadakatsizliğine karşı sürüklediğinde başta hiçbir sorun yaşamaz. Kocası kıskançlık ile tüketilir, bu da trajediye yol açan çılgınlığa doğru evrilir. "Kendi acısından zevk alan bir hasta" gibi Hermil de çok tipik bir erkek olarak hem kıskanç hem meraklı, hem muhtaç hem soğuk, hem seviyor hem gururlu, istediği zaman her şeyi isteyen ve istemediği zaman hiçbir şeyi istemeyen çocuk ruhlu bir adamdır.
"Öyküyü, öykü olarak kabul etmeliyiz."
"Masumlar" ilk görselinden itibaren özel ve genel sahnelerin oluşturduğu bir yörünge çerçevesinde döner. Genel sahneler, örneğin müzayedeler ve resitaller, iki kişinin birbirini süzmesiyle donanmıştır hep. Hem müzayedede hem de salonda oturma düzeninde leydiler ve soylu yaşlı erkekler sırasını izlerken, soylu genç delikanlılar arkada ayakta durmaktadır. Birinci resitalde Teresa, bu biçimsel düzenin dışında kalır. Aslında o öykünün dışındadır. Müzik dinlemekten çok salonun dışında kendisiyle flört etmek için gelmiş adamlarla sarılmıştır çepeçevre. Bu simgesel konumundan ötürü Tullio'nun öyküsünün de, çocuğun ölümünün de dışındadır. Tipleme düzeyinde sadece romantik, baştan çıkarıcı bir metres rolünü oynamaktadır. Böyle bir role de Visconti'nin yabancı bir oyuncu seçmesinden doğal bir şey olamaz.
Masumlar'ın öyküselliği, filmin biçimsel örgüsünden kaynaklanmaktadır. Öykülemenin gelişim çizgisi, eleştirel olmasa da retoriksel anlamda biçimsel bir çözümlemeye tabi tutulur. Yönetmen bizlere yaşamdan ölüme doğru giden bir çizgi gibi mevsimsel değişim rayından ilerleyerek filmin duruk bir çerçeve ile sona erdiğini gösterir.
Facebook Yorumları