Hikaye, 2. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren ve Almanya'nın bozguna uğramasında etkin pay sahibi olan İlyas Bazna'nın savaştaki etkisini ve savaş sonrası yaşadıklarını konu ediniyor.

"TOP SECRET"

20. yüzyıla göz gezdirirken Almanya'nın bu yüzyıl içerisindeki olumlu ve olumsuz örnekleri çokça karşımıza çıkıyor. Büyük diktatör Adolf Hitler dönemi, üyesi olduğu Nasyonal-Sosyalist partisi üyeleri ve korkunç kampları dışında kişisel uygulamaları da hafızalarımızdaki yerini korumaya devam ediyor. 21. yüzyıla doğru daha uygar bir görünüme sahip olmaya çalışan "Modern Avrupa'nın" merkezinde ortaya çıkmış bu vahşetin ve insanlık suçunun açmış olduğu o büyük yarayı ve dönemin bilinen/bilinmeyenlerini merak eden kitle, durmadan sanat yapmaya devam edecek.

İşte bu döneme ait yerel bir kahramanın ilginç hikayesi: Yıl 1943, Ankara'da başlayan öykü "2. Dünya Savaşı'nı bitiren Türk" gibi bir başlıkla iddialı bir giriş yapar. Tarafsız olan Türkiye'de, İngiliz Büyükelçiliği'nde uşak olarak çalışan İlyas Bazna'nın, aslında kod adı "Çiçero" olan bir casus olduğunu ve Almanlar için birçok dosyanın ve belgenin peşinde olduğunu öğreniyoruz. O bunalım döneminde savaşın seyrini değiştireceği kimin aklına gelirdi?

2. Dünya Savaşı sonrası başkent Ankara hafiyeler, casuslar ve türlü türlü entrikalarla kaynar haldedir. Belirsiz bir çekiciliğe sahip güzel bir kadın, aynanın karşısında sinek kaydı tıraş olan bir adam ve gramofondaki arya eşliğinde bir otel odasında başlar hikaye. Dondurucu bir kış yaşayan Ankara'da klasik Batı müziği dinleyen kahramanımız, daha ilk sahneden başlayacak gerilimin habercisidir. İlyas Bazna'nın Arnavutluk'taki çocukluğuyla başlayan, gizem ve sırları henüz açılış sahnesinde sunulan savaşın ve barutun etrafı toz duman içinde bırakması sonucu hasarlı bir geçmişe sahip yetişkinle tanışırız. Tüm canlıları yığınlar halinde geride bırakmış bir çocuk... Kaybedenlerin etrafta görünen bedenleri eşliğinde doğayı ve topraklarını gerisinde bırakan o çocuk, güçlü bir adama doğru evriliyor.

"Çiçero"nun, bir öncekilerin başarısı açısından ilgileri çekecek olması beklentiyi yükseltiyor. Beklediği seyirciye ulaşamayacak, değerli, pahalı ama aceleye gelmiş bir dönem filmi olmasının bunu sağlayacağını düşünmekteyim. Casus-tarih filmlerinin başarıları göz önüne alınınca beklenen olmayacak gibi duruyor, "sömestr olmasına rağmen". Tarihin en büyük kitlesel kaybının ardından denge dönemine geçme çabaları, başka bir anlatımda olsaydı daha ilgi çekici olabilirdi ve bu cesaret hoş karşılanabilirdi. Ancak film bunu yapmıyor ve bilindik şablona ve tekniğe uygun davranarak ve bilindik bir film yaparak sanatsal bir şeyin aksine ticari bir paket gibi sunuluyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları