Gizemler ardında saklanmış, korkutucu ve çekişmeli bir mücadele.
Nedir? Bir polisiye gerilim.
Peki neden sevmeliyiz? Çünkü normal gibi görünen bir kadın, her ne kadar biraz moralsiz gibi görünse de, bunalan her insan gibi biraz rahatlamak adına sahile yüzmeye gider. Ve belirsiz, garip bir his bizleri ilk sahneden tedirgin etmeye başlar. Biraz yüzdükten sonra geri gelir, oğluna sarılır, elindeki armuttan bir ısırık alır ve yabancı bir adamı sebepsiz yere ölümüne bıçaklar.
Ne yaşadık şimdi biz? Neden bir yabancıyı durup dururken bıçakladı? Kurbanı daha önceden tanıyor mu? Bilmediğimiz ters bir durum mu yaşandı? Kadının kendisi bile bu şiddetin farkında değil gibi görünüyor. Gerçekten neler oldu? Bu, günahkar cani için ana sorudur.
Bu sefer katili biliyoruz.
Petra Hammesfahr'ın aynı isimli romanından uyarlanan "Günahkar", genç bir annenin içine düştüğü nedensiz öfke, şiddet ve korkunun temelini arayışını anlatıyor.
"Günahkar", zihnin en karanlık kuytularında gezinen, tüyler ürpertici ve kafa karıştıran cinayet kurgusunu ustaca merceğe almış. Dünya döndükçe maalesef var olmaya devam edecek olan iyi ve kötü arasındaki savaşı, ustaca şekillendirdiği karakterleriyle sahneye koyan Derek Simmonds korkuyu, son derece başarılı bir gerilim olarak polisiye sevenlere sunuyor.
Bu tür hileli görüntülerin ardından zihnimizi meşgul eden sorular, cevapların genellikle olaydan daha az etki yaratıyor olmasıdır. Ancak "Günahkar"ın artısı, genç bir annenin kuvveti dışında elinden geleni yapmak için serbest bir stil izlemesidir. Geleneksel şablona sahip bir gerilim gibi duruyor olsa da, dedektif ve katil arasındaki ilişkiyi kedi fare oyununa çevirir.
Durumu anlamak isteyen kedi, farenin kayıp anılarındaki gizemi çözmeye çalışır. Dedektif, nereden kaynaklandığı anlaşılmayan bu vahşi gizem nedenini araştırırken ortaya beklenmedik cevaplar çıkar.
Facebook Yorumları