Eyalet akıl hastanesinde kısa süreli bir tatil kulağa pek de kötü gelmiyor, öyle değil mi? Randle McMurphy de böyle düşünen bir mahkumdur.

Her baskıcı otorite, özgür ruhlu asi bir kahraman yaratır.

Bir hasta, yatağına zincirlenmiş halde geçirdiği bir gecenin ardından artık iyi olduğunu ve iyi hissettiğini haykırır.

Genellikle tehlikeli düşüncelere sahip koğuştaki diğerleri halinden memnun gibi görünüyor. Günlük ilaçlarını bir sızlanma olmadan kabul ederler. Bu durum, kilitli ve kapalı pencerenin ötesinde olabileceklerle yüzleşmekten daha iyidir.

Ve böyle bir durumda, şövalye gibi görünen bir adam içeri girer. Hükümlü tulumundan kurtulmak için deliliğe başvurur ve hastalar onu gördükleri anda bu cehennemde bir lider bulduklarını anlarlar. O kişi, suçlu bir geçmişe sahip yalancı McMurphy'nin ta kendisidir.

Hangimizin deli hangimizin akıllı olduğuna dair şaşırtıcı bir iddia ortaya atıyor...

Hemşire Mildred, otoriteyi temsil eden zorlu bir kamu personelidir. Onun duygusuzluğu ve sisteme aşırı bağlılığı hastalarda olduğu gibi bizim de duygularımızı harekete geçirerek tek taraflı bir çatışma ortamı yaratır. Anlaşılmaz bir sisteme karşı bir savaş gelişir; savaş verdiğimiz kişi, hemşire Mildred gibi otoritenin  sembolleridir.

Film, Jack Nicholson'ın adeta oyunculukta destan yazdığı muhteşem senaryoya sahip bir sinema klasiğidir. Tutuklu olduğu cezaevinden kurtulabilmek için deli taklidi yapan Randle McMurphy adlı kişinin dramını beyaz perdeye başarıyla aktaran aktör, gerçekten üstün bir performansın nasıl sergileneceğini kanıtlıyor. Aykırı mahkumun ayrık ve isyankar tavırları, cezaevi otoritesinin gözüne batmaya başlayınca teşhis için akıl hastanesine gönderilir ve kafadan çatlak olduğuna kanaat getirilir. Artık yeni meskeni, tımarhanedir... 

Randle, hastanede kurumun kurallarına uymaması ve arkadaşları ile olan ilişkileri yüzünden dikkatleri üzerine çeker. Kısa süre içerisinde soğuk tavırlı, suratsız, otoriter bir görevli olan hemşire Mildred, Randle'ı yakın takibe alır ve hareketlerini izlemeye başlar. Mildred ve Randle gibi birbirine son derece zıt iki karakterin arasındaki gerilim, Randle'ın yakın arkadaşlarının iyileşmesine yardımcı olmak için planladığı çeşitli faaliyetlerle daha da artacaktır. 

Jack Nicholson, doğru aktörün elinde doğru karakterin zorluklarla karşılaştığı nadir zamanlarda gerçekleşen göz kamaştırıcı enerjiyi etkili bir şekilde yansıtıyor. Jack Nicholson keskin bir performans için her daim en güvenilir isim olduğunu "Guguk Kuşu" ve "Çin Mahallesi"nden sonra tekrar kanıtlıyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları