II. Dünya Savaşı yıllarında üç oğlunun birden ölüm haberini alan anne, dördüncü oğlunun yaşadığını duymak ister. Artık tüm Amerikan Donanması'nın ilk hedefi, annenin son oğlu James Ryan'ı ne pahasına olursa olsun kurtarmaktır.

Bu zamana kadar izlediğimiz tüm savaş filmleri, defalarca kez bizlere savaşın bir cehennem olduğunu hatırlattı.

Belki de Er Ryan'ı kurtarmak yaptığımız en iyi şeydi.

Omaha Plajı'nda bir er kaybettiği bir şeyi arar, onu bulur ve temizler: Kolunu. Steven Spielberg'in II. Dünya Savaşı'nı anlatan Er Ryanı Kurtarmak adlı başyapıtının belki de en etkileyici ve unutulmaz sahnelerinden biridir.

Er Ryan'ı Kurtarmak, tek kelimeyle 'Farklı' bir savaş filmidir. Birçok filmde olduğu gibi, bir dağınıklık içinde kaybolmaz anlatı. Bir kahramanlık ve vatanseverlik edebiyatına da dönüşmez. Sadece iki şey vardır: Yapılması gerekenler ve Gerçekte olan dehşet. Bir büyük serüvendir bu; kişilerin sınandığı, kaderle oyunların oynandığı, bireysel beceriden göğse takılı bir inanç simgesine dek çeşitli şeylerden desteğin arandığı.

Yönetmen bize savaşı sanki birebir yaşanan bir serüven biçiminde sunar. Ve karşımıza olasılıkla hiç unutamayacağımız sinemasal anlar çıkarır: genç melekler gibi kumun üzerinde kanlı bir iz bırakarak ölen askerler, Alman esirin ölüm anındaki korkusu, yüzbaşının asıl mesleğini açıkladığı sahne, Edith Piaf şarkısıyla beklenen Alman saldırısı...

Her bir askerin kendi kişiliğini yansıtan ama sonunda birlikte yaşanan korkunç deneyimlerle artık bir serüvene dönüşen o eşsiz kader arkadaşlığının getirdiği dehşet ile sevecenliğin birbirine karıştığı anlar. Ve o küçük Fransız kasabasında geçen, akıl almaz bir mücadeleyi yansıtan final.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları