Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı: Asla Dövüş Kulübü hakkında konuşma.
Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı: Asla ve asla Dövüş Kulübü hakkında konuşma.

Hedef kitlesini baştan sona sabit tutmak isteyen, çağdaş bir eleştiri.

Sizi uyarmalıyım: Bu şiddetin en derinlerinde dolaşan bir film. Silahı bir başkasının ağzına sokan adamla başlar ve şehir binalarının büyük boy portresini bombalamayla sona erer. Kan her yerde serbest bir şekilde akarken birbirlerine zarar vermek isteyen bir sürü genç adam göreceksiniz.

Chuck Palachniuk'un romanına dayanan hikayede şirket kültürü ve tüketicilik, Amerikan kişiliğinin karanlık tarafına yol açan aşırılıklar olarak tanımlanmaktadır.

Sahip olduklarımız bize sahip oluyor.

Bu büyüleyici serüven, anlatıcı Edward Norton tarafından etkileyici bir şekilde başlıyor. Büyük bir otomobil şirketinin satış koordinatörü olarak çok ciddi bir işe sahip, uykusuzluğu içinse biraz dinlenmeye ihtiyacı var. Doktoru acısından kurtulması için kanser mağdurlarının destek grubuna katılması adına bir öneride bulunur. Anlatıcı kısa sürede çeşitli destek gruplarına bağımlı hale gelir. Hayatında ilk kez, duygularıyla bağlantı kurar ve özgürce ağlar. Bununla birlikte, acı içinde başka bir destekçiyle, Marla Singer ile tanışır.

Anlatıcının hikayesi, felsefi bir hiççi olan gizemli adam Tyler Durden ile tanıştığında kökten değişir; çeşitli işleri Kurumsal Amerika'ya yapılan ortak bir saldırıdan ibarettir. Durden, liposakşın kliniklerinden çalınan insan yağlarını sabun haline getirir ve lüks mağazalara satar; bu işlem aslında bombalar için nitrogliserin yapımının bir örtbasıdır. Kimsenin kimseyi aramayacağı bir yer olan kasabanın eteklerinde terk edilmiş bir evde yaşayan gizemli bir adam. Anlatıcı bu adamın yanına taşınmaya karar verir.

Çok geçmeden çevrelerine yabancılaşmış bu iki adam, bastırılmış öfkeleri için bir tür serbest dövüşün gerçekleştiği bir çıkış noktası bulur. Mesleki zevklerini mazoşist acıyla paylaşan erkeklerin mesai sonrası toplantılarını gerçekleştirdikleri "Dövüş Kulübü". Bu gizli hareket, ülkenin dört bir yanındaki kulüplere yayılır. Bunlar daha sonra Durden'in "Mayhem" dediği bir projede gerilla savaş birimlerine dönüşür; çeşitli şiddet ve vandalizm elemleriyle gayeleri Kurumsal Amerika'nın çöküşünü sağlamaktır. Her zamanki gibi iş, sadece zengin ve güçlü olanlara fayda sağladığından bu öfkeli ve doyumsuz adamların içinde bulunmak istemedikleri ticari oyun alanını, kelimenin tam anlamıyla yok etmeye kararlı olduklarını görürüz. Onların şiddete olan tutkusu, aslında Amerika'nın yaratmış olduğu bunalımın büyük bir kanıtıdır.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları