Seul'ün gökdelenleri arasında lüks bir otelin restoran katı Sun-Woo için bir kaledir. Hayatını çalıştığı yerin güvenliğine adamış ve patronu Kang'ın tam güvenini kazanmıştır.

Karakterler ne kadar iyi, görseller ne kadar şık ya da senaryo ne kadar katmanlı olursa olsun hepsi yapay duruyor.

Rüzgarla savrulan bir söğüt ağacının muhteşem görüntüsü ile başlar film. Ağaç çerçeveye yavaşça girmeye başladığında, anti-kahramanımız Sun-Woo'nun sesinden bir hikaye dinleriz "güneşli bir bahar sabahı, genç öğrenci rüzgarla birlikte hareket eden bazı yapraklara bakar ve ustasına hareket eden dallar mı? yoksa rüzgar mı? diye bir soru sorar, Ustası ona hareket eden ne yaprak ne de rüzgar, ruhun ve zihnindir diye cevap verir.

Sun - Woo ruhu ve zihni rüzgara, yağmura veya herhangi bir olaya kapalı bir adamdır. Tam 10 yıldır patronuna bir köpek gibi itaat etti ve yeni görevi patronu Han Kang'ın sevgilisine göz kulak olmak ve sadakatsiz davrandığı an onu öldürmektir.

Bir kara film olarak tanımlanmış Acı Tatlı Hayat, olması gerekenden biraz daha uzun süren bir Çizgi Roman havasındadır.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları